Salvador Dali resimleri, ilginç tarzı, radikal fikirleri ve kendini dünyanın en iyi ressamı olarak görecek kadar engin egosuyla sanat dünyasının en ilginç figürlerinden biridir.
Salvador Dali resimleri dışında son yıllarda La Casa De Papel dizisinde bahsinin geçmesiyle de adından söz ettirmiştir. İspanya Kraliyet Darphane’sini soyan ve dizinin son sezonunda hedefini İspanya Merkez Bankası olarak belirleyen soyguncu ekip, soygun esnasında Salvador Dali maskeleri kullanmıştır. Bu durum, Dali’yi popüler kültürün bir parçası haline getirmiştir. Diziyle birlikte Dali’ye ve Dali’nin yaşamına ilgi gösteren kişi sayısında gözle görülür bir artış meydana gelmiştir.
Zira Salvador Dali tabloları ile dünya çapında ünlü bir ressam olmasının yanında son derece ilginç bir kişiliğe de sahipti. Dali modern psikanalitiğin kurucusu Sigmund Freud’u büyük bir ilgiyle takip etmiş ve onunla bizzat tanışmıştır. Freud’un Dali’nin ilginç kişiliği ile ilgili görüşüyse onun fanatik ve içten olduğu yönünde olmuştur.
Şimdi, gelin hep birlikte derinlemesine bir Dali incelemesini Dali’nin tablolarıyla birlikte yapalım.
Salvador Dali eserleri küçük yaşta ortaya çıkmaya başlamıştır.
1904 yılında İspanya’nın kuzeyindeki Figueras kasabasının bir köyünde dünyaya geldi. Ailesi onu, onun doğumundan 3 yıl önce 6 yaşında menenjitten hayatını kaybeden kardeşinin yerine koydu. Zira, ismi de bu kardeşi ile aynıydı: Salvador.
Ailesinin onu ağabeyi Salvador’un yerine koyup ona vefat eden ağabeyleri gibi davranması Dali’nin ilerleyen yıllarda kişiliğinin gelişmesinde de etkili olacaktı. Nitekim ailesinin bu tutumuyla ilgili 1973 yılında şunları söyleyecekti: “Doğar doğmaz tapınılan bir ölünün ayak izlerinden yürümeye başladım. Aslında beni severken hala onu (ağabeyim Salvador’u) seviyorlardı, belki de benden çok onu…”
Bu durum ilerleyen yıllardaki enteresan karakterinin şekillenmesinde küçük yaşta yaşadığı bir travma olarak etki gösterecekti. Dali, ilk tablosunu 10 yaşında yapmıştı. Ancak onun en meşhur tablosu yukarıda yer alan “Belleğin Azmi” eseriydi. Salvador Dali Belleğin Azmi eseriyle ilgili daha detaylı bilgiyi En Ünlü Resimler yazımızdan edinebilirsiniz.
Salvador Dali kelebek şekillerini pek çok tablosunda kullanmıştır. Bu durum da yine ressamın ailesi ile olan ilişkisinden kaynaklandığı şeklinde yorumlanmaktadır. Zira Dali kelebek sembolünü çoğu zaman aile bireylerini temsil edecek şekilde eserlerinde kullanmıştır.
Kariyerinin başlarında Salvador Dali kübizm ve dadaizm etkisinde kalmıştır.
İlk eserini 10 yaşında yapmıştı ve resim yapmaya aşıktı. Zamanla resim sanatının inceliklerini öğrenebileceği kurumlarda eğitim aldı. İlk sergisini 15 yaşında doğduğu köyün bağlı olduğu Figueres’te Belediye Tiyatrosu’nda açtı.
Yaşadığı bölgede genç yaşında yaptığı eserlerle ünlenen Dali, resim sanatına ilişkin eğitim almak üzere 1920’li yılların başında yani henüz 20 yaşına yaklaştığında Madrid’de San Fernando Akademi’sine gitti. Madrid’e gittikten sonra dönemin en meşhur sanat çevrelerinden insanlar tanımaya başladı.
Gençlik yıllarında kapıldığı kübizm ve dadaizm akımlarına burada ilgi duymaya başlamıştır. Ancak Dali’yi Dali yapan ve onu Salvador Dali eriyen saatler olarak da bilinen tablosunun da içerisinde yer aldığı akım sürrealizm akımıdır.
Salvador Dali tabloları kendine has bir ruh dünyasını ortaya koyar.
Dali, Madrid’de eğitim almak için gittiği San Fernando Akademisi’nden disiplinsiz hareketleri nedeniyle atıldı. Her zaman aykırı bir kişiliğe sahip olan Dali, bu kişiliği nedeniyle çoğunlukla uyumsuz bir karakter göstermiştir. Zira okula daha sonradan Girona’da katıldığı anarşist hareketlerden sonra geri dönse de yine buradan uzaklaştırıldı.
Dali’nin bu uyumsuz kişiliğinin eserlerinin çıkış noktası olduğu pek çok yorumcu tarafından dile getirilir. Zira kendisi de bir deli ile çok bir farkının olmadığını “Benim bir deli ile tek farkım deli olmamam.” sözüyle ortaya koymuştur. Salvador Dali’nin özellikle gençlik yıllarında otoriteyle hep problemleri olmuştur.
Salvador Dali sürrealizm ile bilinir ve en iyi eserleri bu alandadır.
Ancak Salvador Dali sürrealizm ile birlikte bazı dönemlerde mesaj içermeyen düz resimler de yapmıştır.
Dali’nin hayatına Picasso etkisi
1926 yılında Madrid’den Paris’e giden Dali, burada Pablo Picasso ile tanışmıştır. Dali’nin daha öncesinde de kübizm ve dadaizme ilgisinin uç noktasına Picasso ile tanıştıktan sonra erişmiştir denilebilir. Pablo Picasso ile Paris’te tanışan Dali’nin resimlerinde, tanışıklığı sonrası Picasso’nun etkilerinin olduğu görülebilir. Zira Picasso da benzer şekilde Dali etkilerinin görüldüğü bazı resimler çizmiştir.
Picasso ile tanışıklığının ardından Madrid’e tekrar dönen Dali, burada bir kısa film çekti ve şöhretini bu sayede biraz daha arttırmış oldu. Kısa filmi yönetmen arkadaşı Luis Buñuel ile birlikte çekmişti.
Dali’nin sonsuz aşkı Gala
Daha önce sadece Pencereden Bakan Kadın tablosunda kadınlara yer veren Dali, kadınlarla açıkçası duygusal anlamda çok fazla da ilgilenmemişti. Nitekim camdan bakan kadın tablosunda resmettiği kadın da Dali’nin öz kız kardeşiydi.
Paris’e ikinci kez 1929 yılında giden Dali, burada sürrealist akımın öncülerinden Paul Éluard ve arkadaşlarıyla tanıştı. Onun hayatında unutulmaz bir iz bırakacak kadın Gala, Éluard’ın eşiydi. Gala, sonradan Éluard’dan ayrılmış ve Dali ile hayatının sonuna kadar sürecek bir evlilik yapmıştı.
Salvador Dali kübizm ile asiydi, sürrealizm ile iktidara yakınlaştı.
Salvador Dali eserleri kolay üretmiyordu elbette. Ancak eserlerini yaratım sürecinde politikanın çok ciddi etkilerini görmek mümkündü. Özellikle İspanya’da faşist rejim kurmak isteyen Franco iktidarı ile yakınlaşması çok dikkat çekmiştir. Gençlik yıllarının anarşist ruhunu kaybetmesi eleştirilere maruz kalmasını sağlamıştır.
Aynı dönemde Katolizm ile de yakınlaşmaya başlayan Dali, eserlerinde bir diğer yandan dini motifleri de kullanmaya başlamıştı. Özellikle çarmıh simgesi eserlerinde yoğun bir şekilde kullandığı yeni bir sembol türü olmaya başlamıştı.
Dali DNA ile tanıştı.
Dali’nin resim dışında farklı alanlarla ilgilendiğini biliyoruz. Ancak o, sanat dışında bilime de yoğun ilgi duyardı. O dönemin en popüler konularıyla ilgili okumalar yapar ve araştırmayı severdi. Max Planck’ın kuantum kuramından 2’nci Dünya Savaşı esnasında kullanılan atom bombasına kadar her türlü güncel bilimsel gelişmeyi takip ediyordu.
Ancak 1953 yılında Nature dergisinde DNA yapısını anlatan bir makale okuduğunda bunun Tanrı’nın kanıtı olduğuna inanmaya başladı. Bu tarihten başlayarak 23 yıl boyunca DNA moleküllerinin yaşamın temeli olduğuna inandı. Nitekim bunda haksız da sayılmazdı.
DNA ile bu kadar çok ilgilenmesi elbette ki sanatını da doğrudan etkilemiştir. Resimlerinde DNA’ya doğrudan yer vermiştir. 10’dan fazla resminde hayatın kaynağı olarak adlandırdığı DNA’yı kullanmıştır. Bu da hayata dair sorgulamalarını en temelden gerçekleştirdiğini gösteren bir noktadır.
Bilime olan ilgisi 1980’lerden ölümüne kadar olan süreçte matematiğe kaymıştır. Özellikle o dönem fonksiyonlarla ilgili ortaya konan yeni teorileri takip etmiştir. Ancak her ne olursa olsun hiçbir tutkusu DNA moleküllerine olan tutkusuna benzememiştir.
Salvador Dali kelebek tutkusu
Salvador Dali kelebek figürüne takıntısını sanat yaşamının ilk anlarından beri yer vermiştir. Nitekim sadece annesi ve kardeşini değil, çok sevdiği karısını da kelebek olarak resmetmiştir.
Hayatının bir döneminde New York’ta yaşayan Dali’nin çok sevdiği eşi Gala, 1982 yılında Pubol’de öldü. Dali, karısının ölümünden sonra hayata adeta küstü ve resim yapmayı da neredeyse bıraktı. Pubol’de karısının ölümünün ardından son birkaç eserini verdi.
1989 yılında 84 yaşında Figuearas hastanesinde öldüğünde arkasında 1600’den fazla eser bırakmıştı. O, şüphesiz eşine, sanata ve bilime olan tutkunluğuyla 20’nci yüzyılın en iyi ve en çok konuşulan ressamı olmayı sonuna kadar hak ediyordu.
Salvador Dali resimleri eşliğinde ondan aforizmalar
- “Sistemli olarak kargaşa yaratmak gerekir; yaratıcılık böylece özgürleşir. Yaşamı yaratan çelişkidir.
- “Benim deliliğim ile gerçek deli arasındaki farkı biliyor musunuz? Gerçek deli asla zafere ulaşamaz. Benim yaşamımda ise her çılgınlık yeni bir zaferdir. Başarı sağlayan çılgınlığı ötekinden ayırt etmek çok önemlidir. Tam bir başarı için azıcık çılgınlık her zaman lazımdır.”
- “Modern sanatın kurtarıcısı olduğuma inanıyorum. Modern zamanların tüm devrimci deneyimlerini soylu bir biçimde ve güzellikle yüceltebilen, bütünleştirebilen ve mantığa yerleştirebilen bir tek ben varım.”
- “Her sabah uyandığımda Salvador Dalí olmanın eşsiz keyfini yeniden yaşıyorum.”
- “Altı yaşındayken aşçı olmak istiyordum. Yedi yaşındayken de Napolyon. O zamandan bu yana hırslarım giderek arttı.”
- “Sürrealistler ile aramdaki en büyük fark benim sürrealist olmam.”
Bu büyük ressamın her eseri üzerine kitap yazılacak kadar kapsamlıdır. Bu da Dali’yi sadece zamanının değil, günümüzün ve bundan uzun yıllar sonrasının da en büyük ressamlarından biri yapacaktır.
Salvador Dali resimleri hakkında merak ettiğim hemen her şeyi yazınızdan öğrendim. Elinize sağlık çok faydalı bir yazı olmuş.
Merhaba, yazı için teşekkür ederim. Bu tarz doyurucu ve kaliteli yazıları bulmak gerçekten çok zor. Bu yazı da onlardan birisi:) Emeğinize sağlık diyorum.
Ellerinize sağlık. Büyük sanatçıların bile değeri ancak onları tekrar göz önüne getirecek post modern akımlar ile anlaşılıyor. Salvador Dali hakkındaki incelemeniz gayet detaylı ve bilgilendirici olmuş
La Casa De Papel’den sonra Salvodor Dali’ye merakım başladı. Birçok forumda bunu araştırdım. Pek bir şey bulduğumu söyleyemem. Hepsinde aynı bilgiler ve aynı görseller vardı. Çok kısa anlatılmıştı. Sanki birbirlerine bakarak yazmışlar ya da yazarı aynı kişi. Bu forumda gerçekten büyük bir araştırma gördüm. Okurken öğrendiğim bilgilerden ve forumun kalitesinden duyduğum haz tarif edilemez. Emeğine geçenlere teşekkürler