Edebiyat kültürümüzün en önemli mihenk taşlarından biri olan ve özellikle Ramazan ayları ile özdeşleştirilmiş Karagöz ve Hacivat oyunlarının teknik ismi gölge oyunudur.
Karagöz ve Hacivat, günümüzde daha çok çocukluğumuzun eğlence anlayışına yatkın olsa da geçmişte özellikle Osmanlı Devleti zamanında ülkenin dört bir yanında oynatılan ve çok da ilgi gören yerel bir sanat akımına dönüşmüştür.
Biz de hem Hacivat ve Karagöz ile ilgili biraz detaylara yer vermek hem de çocukluğumuzu hatırlamak için Hacivat ve Karagöz resimleri içeriğimizle bu önemli kültürümüze saygı duruşunda bulunmak istiyoruz.
Uzatmadan hemen başlayalım.
Karagöz ve Hacivat gerçek kişiler mi?

Karagöz ve Hacivat’ın kim olduklarına ilişkin net bir bilgi ne yazık ki yoktur. Karagöz ve Hacivat’ın gerçek kişiler olup olmadığı ile ilgili en yaygın 2 rivayet vardır.

Karagöz ve Hacivat’ın gerçekte kim olduklarına dair ilk ve en yaygın rivayet Osmanlı’da Sultan Orhan döneminde yaşadıklarına dairdir.
Orhan Gazi döneminde yapımı devam eden Bursa Ulu Cami inşaatında Karagöz ve Hacivat işçi olarak çalışmaktadır. Kendi aralarında atışmaları nedeniyle hem inşaatta kendileri çalışmazlar, hem de diğer işçilerin ilgilerini çekerek onların da kaytarmalarını sağlarlar.
Cami inşaatının gecikmesi halinde inşaatın sorumlu mimarını cezalandıracağını söyleyen Orhan Gazi, inşaatın gecikmesi üzerine huzuruna Ulu Cami mimarını alır.

Bunun üzerine sultanın huzurunda Ulu Cami mimarı, inşaatın gecikmesinin sorumlusunun kendi aralarındaki tatlı sert atışmalar yüzünden Karagöz ve Hacivat isimli iki işçi olduğunu padişaha söyler.
Bu durumun sorumlusunun bu iki işçi olduğunu öğrenen Sultan Orhan, Karagöz ve Hacivat’ı astırır.

Ölümlerinin ardından bir rivayete göre padişahın onları astırdığına pişman olması; bir diğer rivayete göre de Şeyh Kûşteri’nin Hacivat ve Karagöz’ü çok sevmesi ve anılarını yaşatmak istemesi nedenleriyle yine Şeyh Kûşteri tarafından kurulan perdede onların anısına gölge oyununda temsil edilmişlerdir.

Karagöz ve Hacivat’ın kim olduğuna dair bir diğer rivayet ise şöyledir: Karagöz, Bizans imparatoru Konstantin’in Çingene seyisi Sofyozlu Bali Çelebi’dir. Hacivat ise o dönemde Mekke’den Bursa’ya gidip gelen tanınmış bir tüccardır. İmparator, seyisini belli dönemlerde bazı ihtiyaçlarını karşılaması için Bursa’ya Hacivat’ın yanına gönderir. Karagöz’ün Bursa’ya gidişlerinde Hacivat ile yaptıkları söyleşiler bölge halkının çok hoşuna gider. Ardından da bunların gölge oyunu yapılmaya başlanır.

Yine de Karagöz ve Hacivat’ın gerçekte kim olduklarına dair kabul gören rivayet, Bursa Ulucami’de çalışan iki işçi olduklarına dair rivayettir.
Her iki rivayette de Karagöz ve Hacivat’ın Bursa ile ilişkili kişiler olması nedeniyle günümüzde Bursa’da Karagöz ve Hacivat kültürünün yaşatıldığı bir Karagöz Müzesi kurulmuştur.
Karagöz ve Hacivat oyunundaki tipler
Karagöz ve Hacivat oyununda Osmanlı zamanında yaşayan insanların neredeyse hemen hepsi tip olarak yer almaktadır.
Oyunun ana iki karakteri zaten oyuna ismini de veren Karagöz ve Hacivat karakterleridir.
Bu karakterlerden Hacivat daha okumuş, kültürlü ve bilgilidir. Karagöz ise okumamış ve argoyu daha çok kullanan bir tiptir. Oyundaki genel güldürü unsuru, Hacivat’ın söylediklerinin Karagöz tarafından yanlış anlaşılması üzerine kuruludur.
Karagöz oyununda gösterilen genel tipler ise şunlardır:
- Çelebi: İstanbul ağzıyla konuşan kibar bir zengin aile çocuğu tipidir. Ailesinin mirası ile geçinir. İyi giyinir ve kültürlüdür. Şiir okumayı çok sever.
- Beberuhi: Bazı oyunlarda altıkulaç ve pisbop olarak da adlandırılır. Oyunun yaygaracı tipidir. Hızlı konuşur ve sık sık ağlar.
- Laz: Oyundaki işareti sürekli elinde taşıdığı kemençesidir. Hızlı konuşur, hızlı öfkelenir. Kimseye konuşma fırsatı vermez. Ancak öfkelendiği kadar da hızlı sakinleşir.
- Kürt: Şiveli konuşur. Oyunlarda genellikle hamallık veya bekçilik yapar.
- Çengi: Genelde oyunun sonlarına doğru görülen bir tiptir. Diğer isimleri Çengi Kız ve Afet’tir.
Sanatla ilgili dünyanın en ünlü resimleri ve hikayelerinin neler olduğu ile ilgili içeriğimize de muhakkak göz atın.